Geçen Şubat ayında, içlerinde 6 yaşındaki kızım Elif’in de olduğu
anasınıfı öğrencilerine “Geri Dönüşüm” üniteleri kapsamında yıllardır plastik
sektöründe çalışan bir profesyonel olarak
“plastiğin geri dönüşümü” konusunu bizzat gönüllü olarak çizgi filmler
ve örnekler eşliğinde karşılıklı sohbet ederek anlatmaya çalıştım. Zaman zaman
bu yaş grubuna ilk defa sunum yapmış olmamın getirdiği acemilikler ve onlarda
da 6 yaşın getirdiği hareketlilik ve merak nedeniyle kontrol altından çıkmış
olsalar da genel olarak ilgilerini sürekli canlı tutmayı başardığımı
söyleyebilirim. Her şeyin ötesinde bu sunumda şunu anladım ki bu yaş grubundaki
çocuklar bağırmayı çok seviyorlar. Eğer ilgilerini çekmek istiyorsanız yeter ki
onlardan bağırmalarını isteyin, bir anda ilgileri size dönüveriyor. Aşağıdaki
videoda hep beraber bağıracağız dediğimde nasıl ilgilerini çektiğimi, ayağa
kalkarak hareketlendiklerini ve motive olduklarını şaşkınlıkla ve gülümseyerek izleyebilirsiniz.
Onlarla böyle karşılıklı bir iletişime gönüllü olarak girmemin üç ana
nedeni vardı.
1- Bir baba olarak hem kendi kızımın hem de bu ülkenin geleceği
evlatlarımızın eğitimine bilgi sahibi olduğuma inandığım bir konuda aktif
olarak katkıda bulunmaktı. Bundan sonra da her zaman büyük bir mutlulukla
katılmaya gayret edeceğim. (Belki sürekli aynı öğretmenlerden bir şeyler
dinlemekten sıkılmış olmalılar ki bana karşı gayet ilgiliydiler. J Teşekkürler
çocuklar!)
2-Ülkemiz için son derece önemli olan ama maalesef yeteri kadar önem
verilmeyen, değeri anlaşılamayan ve ülkemize sağlayacağı faydalar sorgulanmayan
geri dönüşüm konusunda çocuklarımızın bilinçlenmesini sağlayarak çöpe giden
milyonlarca doların en azından gelecek nesillerde ülke ekonomisine geri kazandırılmasını
sağlamak. (Kim bilir? O gün okulda tüketim ve israf toplumundan tutumlu ve
bilinçli bir topluma geçişin ilk tohumlarını atmış olabiliriz!)
3- Hem “Gıda ambalajı olarak
plastiğin tüketicide oluşan algısı ve konumu” isimli kendi yüksek lisans
projemde hem de daha sonra plastik dernekleri tarafından yaptırılan anket ve
araştırma sonuçlarında net bir şekilde ortaya çıkan toplumdaki olumsuz plastik
algısının düzeltilmesi adına önemli bir fırsat olarak gördüğümden dolayı Hz.
İbrahim için yakılan ateşe su taşıyan karınca misali gönüllü oldum. (Ne de olsa
ağaç yaşken eğilir!)
Henüz okuma-yazma bilmeyen ve iki dakika monoton bir şekilde konuşsanız
dikkatleri dağılıp birbirlerine sataşan ve başka şeylerle ilgilenmeye başlayan
bu yerinde durmaz çocuklara plastiğin geri dönüşümünü nasıl anlatacağımı
düşünmeye ve bilgileri toplamaya başladığımda çok ciddi bir problem ile
karşılaştım. Her fırsatta plastiğin topluma yanlış aksettirildiğinden, plastiğe
hak etmediği şekilde ithamlarda bulunulduğundan ve faaliyet gösteren yaklaşık
14 bin 300 firma ve 250 bin çalışanı ile Avrupa’nın en büyük ikinci plastik
işleyicisi olan ülkemizde insanlara plastik ile ilgili doğruların
söylenmediğinden şikâyet eden biz plastik camiasının elinde bu yaş grubunun
eğitilerek bilinçlendirilmesi için bırakın yazılmış bir eğitimi doğru düzgün
bir materyal bile bulunmamasını şaşkınlıkla karşıladım. Bu durum bizler için
çok ciddi bir hataydı. Hani derler ya, ölümcül hatalardan. Hatta kendi ayağına
kurşun sıkmak gibi bir şeydi bu. Ya da geleceği bozuk para gibi harcamak olarak
da tanımlanabilir. Acımasızca olduğunu düşünebilirsiniz ama bence az bile!
İnsanların sahip oldukları algıları değiştirmek çok zor ve uzun bir
süreçtir, sizin çıkıp bir şeyler anlatmanız ya da bazı raporları kamuoyunun
önüne koymanız söyledikleriniz ya da yaptıklarınız doğru bile olsa algıları değiştirmekte
yeterli olmayabiliyor. Eğer toplumdaki algıları değiştirmek istiyorsanız çok
sistematik bir strateji uygulamanız ve yeni yetişen nesilleri de bu stratejinin
hedefi olarak tam ortasına tartışmasız bir şekilde yerleştirmeniz gerekiyor ki
uzun vadede istediğiniz sonuçları alabilesiniz. Aksi takdirde, gelecek
nesillere değil de şimdiki nesile odaklanırsanız siz onların algısını
değiştirmeyi başarabildiğinizde ne yazık ki insan ömrünün sınırlı olduğu
gerçeği ile yüzleşmek ve algısını değiştirdiğin kişilerin cenaze törenlerine
katılmak zorunda kalırsınız. Ağaç yaşken eğilir! Tüm nefesimizi gelecek
nesillere yöneltmek zorundayız. Algı yönetiminin en başarılı olacağı insanlar
çocuklarımızdır.
Plastik camiası mensuplarının, PAGEV, PAGDER ve PLASFED gibi plastik
dernekleri aracılığı ile birlik olup plastik algısını değiştirmek için hem
ülkemizin hem de sektörümüzün geleceği olan çocuklarımızın üzerine eğilerek
acil bir şekilde aksiyon almaları gerekiyor. Bana göre yapılması gerekenleri
aşağıdaki şekilde genel olarak maddelendirebiliriz.
ü Öncelikle sadece eğitim konusunda faaliyet gösterecek ve sektör
üyelerinden oluşacak bir komisyon kurulmalıdır. (Eğitimciler ve çocuk
psikologları da bizzat ya da danışman olarak komisyona dahil edilmelidir.)
ü Çocuklar, eğitimcilerin ve çocuk psikologlarının da desteği alınarak
çeşitli yaş aralıklarına ayrılmalıdır. Örneğin okuma-yazma bilmeyen ve motive
edilmesi zor olan 7 yaş altı çocuklar bir grup ve 7-10 yaş arası çocuklar diğer
bir grup olacak şekilde tüm yaş grupları uygun bir şekilde belirlenmelidir.
ü Bu tarz farkındalıkların en üst
seviyede olduğu gelişmiş ülkelerdeki uygulamalardan da yararlanarak her yaş
grubunun yapısına uygun olacak şekilde taklit olmayan ve bize özgü unsurları
içerisinde barındıracak uygun eğitim programları yazılmalıdır. Yazılan bu
eğitim programları kesinlikle milli eğitimin sağladığı eğitim kalitesinin ve
dünya standartlarının çok üzerinde olmalı ve hatta onlara bile yeni bir vizyon
katmalıdır.
ü Yazılan bu eğitim programları
milli eğitim bakanlığı ve özel okullar birliği gibi resmi ve sivil kurumların
işbirliğine sunularak okullarda, kamplarda ya da kurslarda belirli aralıklarla
uygulamaya alınması için bir stratejik eylem planı oluşturulması gerekmektedir.
ü Yapılması gerekenleri bir adım daha öteye taşıyarak pilot bir ya da
birkaç ilçe seçerek; plastik malzemeler ve plastiğin geri dönüşümü konusunda
bilinçlendirilen çocuklarımızın okullarında oluşan yada evden getirdikleri
plastik ambalajları geri dönüşüm için toplayabilecekleri konteynerler
sağlanmalı ve toplanan bu plastik ambalajların ülke ekonomisine geri
kazandırılabilmesi için belediyelerle işbirliği içerisine gidilmelidir.
Gelecekte bu ülkenin hak ettiği yerde olabilmesi için var oluş
amacımız (misyonumuz) çocuklarımızı gelişmiş ülkelerin dahi başaramadıkları
şekilde üstün ve özgün bir eğitim sistemi ile yetiştirmektir. Sektör
mensuplarına düşen görev ise milli eğitim bakanlığına bile ilham olacak bir eğitim
programı oluşturmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder