11.07.2014

PAZARLA(MA)MAYA HOŞGELDİNİZ!!!


Günümüzde pazarlama kelimesinin önüne sürekli başka kelimeler eklenerek, pazarlama daha karmaşık ve zor anlaşılır bir hale getiriliyor. Sosyal medya pazarlaması, Konvansiyonel pazarlama, Dijital pazarlama, Yeşil pazarlama, Karanlık pazarlama, Gerilla pazarlaması ve Mobil pazarlama şeklinde pazarlama çeşitleri listemiz uzadıkça uzuyor.

Basit yöntemler, taktikler ve planlar sanki çok büyük stratejilermiş gibi insanlara mucizevi çözümler olarak sunuluyor. Yazılan, sayfalar dolusu binlerce makale ve hatta koca koca kitaplarda uygulanması gereken taktikler ve izlenmesi gereken yollar destansı anlatımlarla sıralanıyor.
 

“İnstagram’ın pazarlamada kullanılması için 40 neden”

“Twitter’da başarı için 5 madde”

“Etkili facebook pazarlaması için 8 ipucu”

“Sosyal medya pazarlamasının kutsal kitabı” tarzındaki makalelerin sayısı binleri hatta belki on binleri aşmış durumda.

Sosyal medyanın günümüz dünyasındaki yerinin, orada bilinir olmanın ve farkındalık yaratmanın öneminin herkes farkında. Neredeyse hepimiz sosyal medyayı bir şekilde kullanıyoruz, orada öne çıkmak ve takip edilmek belki de herkesin arzusu. Fakat şirketler açısından pazarlamayı bu tarz yöntemler kullanarak dar bir perspektifte yapmak ve karşılığında kayda değer sonuçlar elde etmeyi beklemek saf bir hayalcilikten başka bir şey değildir. Tüketiciye, rüşveti andıran hediye ve indirimler sunarak oluşturulan birçok Facebook marka topluluğu başarısızlık örnekleri olarak gözümüzün önünde duruyorlar.

Pazarlama eviriliyor mu diye soruluyor bu günlerde?  Bunun cevabı evet dahi olsa; o zaman ben de soruyorum.

Aslında evirilen ve evirilmesi gereken pazarlama mı yoksa pazarlamacılar mı?

Pazarlamanın özü olduğu yerde duruyor, değişen ya da evirilen bazı şeyler var muhakkak. Verinin artan ve yadsınamaz önemi, müşteri ilişkileri yönetimi ve müşteri değeri gibi bazı konularda ciddi değişimler söz konusu olsa da pazarlama özünde aynı şeyleri amaçlamaya devam ediyor. Başka disiplinlerden de yararlanarak insanların sosyo-psikolojik altyapılarına inerek onların tavır ve davranışlarını, tüketim eğilimlerini ve alışkanlıklarını değiştirmeye çalışan önemli bir bilim dalı olarak karşımızda duruyor.

Peki, bu süreç içerisinde pazarlamacılar neler yaptı? Pek çoğu, pazarlamayı satışa indirgediler. Satışı gereksiz kılmak bir yana satışın kendisi oldular. Uzun vadeli stratejik hedeflerden kısa vadeli ve geçici başarılara odaklandılar. Mesela;

Kar yerine satış gelirini artırmayı amaçladılar.

Müşteri memnuniyeti yerine pazar payını hedef aldılar.

Müşteri yaşam boyu değerini unutup, anlık karların büyüsüne kapıldılar.

Hatta pek çoğu özellikle de sosyal medyada satış getirmeyecek konulara o kadar eğildiler ve daldılar ki tüm yaptıkları sadece dikkat çekmek oldu. İşin daha farkındalık yaratma boyutuna ulaşamadan solukları kesildi.

Pek çoğu reel sektörde sert rekabetin kurbanı olup, satışçıların da ısrarları ile sürekli fiyat kırmak zorunda kaldılar. Bunu yapınca da bir yandan karlılıklarını kaybettiler diğer yandan da fiyat hassasiyeti olan ve ilk fırsatta daha ucuzunu bulduklarında tereddüt bile etmeden onları terk edecek sorunlu müşteriler kazandılar. Belki de gerçekte yaşadıkları bu sıkıntıları sosyal medyadaki ancak satışa temel oluşturabilecek birkaç basit yöntemi kullanarak aşabileceklerini zannettiklerinden ciddi bir hayal kırıklığını da sosyal medyada yaşadılar.

Satış çoktan öldü. Pazarlama satışı öldüreli ve satış yapmadan da ürün ve hizmetlerin satılabileceğini öğrenmemizin üzerinden uzun yıllar geçti.

Şimdi ise pazarlama, pazarlamacıların yarattığı yapay pazarlama anlayışını öldürüyor. Artık, bilinen ve alışılagelmiş yöntemlerle pazarlamamak gerekiyor. Pazarlamanın, pazarlamadan da yapılabiliyor olduğunu öğrenmeye başladığımız bir zaman dilimini yaşıyoruz.

  Bildiğiniz pazarlama öldü. Artık gerçek anlamda ruhuna uygun olarak pazarlama yapmaya başlıyoruz. Deneyimsel pazarlama dedik defalarca, insanların duyularına ve duygularına hitap ederek onların zihinlerinde eşsiz bir deneyim hissetmelerini sağlamak gerekiyor dedik. Bırakın Facebook pazarlaması için bilmem kaç ipucunu sormayı. Eğer illa soracaksanız, insanların zihninde eşsiz bir deneyim yaşatabilmek için Facebook’u nasıl kullanabilirim ve insanlara nasıl duyusal, duygusal, bilişsel, fiziksel ve sosyal deneyimler yaşatabilirim diye sorun, dedik.

Mesela sosyal medya veri toplamanıza çok ciddi olanaklar sağlıyor. Potansiyel müşterilerimiz hakkında işimize yarayacak daha fazla veriyi nasıl toplayabiliriz, nasıl bu verileri kendilerinin bize vermelerini sağlayabiliriz ve bu verileri nasıl anlamlandırarak doğru stratejiler üretip müşterilerimize eşsiz deneyimler yaşatabiliriz diye sorun.

Geçen yazımda da ifade etmiştim. Pazarlama; bir inşaat ise DENEYİM-DEĞER-İLİŞKİ-İLETİŞİM dörtlüsü de bu inşaatın sütunlarıdır. Bu sütunların harcı da VERİ-ENFORMASYON-BİLGİ-TECRÜBE dörtlüsünün uygun karışımından oluşur. ( Bu harcın içerisine yaratıcılık da eklenebilir. )

Pazarla(ma)mak    = Deneyim yaşatmak

Pazarla(ma)mak    = Yakın dostluk kurarak, ilişki içerisinde olmak

Pazarla(ma)mak    = Verinin ve enformasyonun önemini kavramak

Pazarla(ma)mak    =  Bütünleşik pazarlama iletişimini anlamak

Pazarlama yapmayı bırakıp pazarla(ma)maya başlayın. Kendiniz ve müşterileriniz adına attığınız her adımda veriyi ve ilişkiyi düşünmeye başlamanız gerekiyor. Çünkü her şeyin temeli veri ve ilişkiye dayanıyor.
            Pazarla(ma)maya hoş geldiniz!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder